Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Eylül, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Mükemmel miyim NE ?

Hayatta zaman zaman yorulur, devam etmek istemeyebiliriz. Her şeyi geride bırakıp, bir anda kimsenin tanımadığı ve bilmediği yerlere gitmek isteyebiliriz. Görünmez olmak isteriz belki de, sorunlar bizi bulamasın diye. Tüm o sorumluluktan bıkmışlık ve tükenmişlik hali kasıp kavurur ruhumuzu. Bu tarz durumlar içerisinde isek; unutmamalıyız ki: sorunlar görmezden gelerek ya da onlardan kaçarak çözülmüyor. Öncelikle cesaretli davranarak, ortada mevcut olan sorunlu durumu kabul etmemiz gerekli. Bu durum kendimizle ilgili, ailemizle ilgili, işimizle yada arkadaşlarımız ile ilgili olabilir. Belki evcil hayvanımız ile ilgili bile olabilir. Hayatımızdaki yanlış giden durumları düzeltebilmek için, öncelikli olarak problemi tespit edip kabul etmek başlama noktamız olmalı. Sorunumuzu tespit ettikten sonra çözümü bulmak da çok daha kolay ve de hızlı olacaktır. Derler ya hani ''çorap söküğü gibi gelişti her şey''; o misal işte. Tıpkı Amerika'da ilk siyahi kon

Sek Sek

Yeniden doğuş, hatta bu dünya da ölmek ve tekrar doğmak diye bir olgu var. Ben kendimi çok defa öldürdüm ve tekrar doğdum her seferinde. Gökyüzünde bulunan anka takım yıldızından ilham alınan Anka Kuşu gibi defalarca doğdum küllerimden.  Her seferinde daha da ilerlemiş şekilde, daha engin bilgilerle, daha iyi bir şekilde oldu. Düştüm çoğu zaman bazen dizlerimin üzerine bazen de sırt üstü, baş aşağı çakılırım bile bazen. Düştüğümde kalkmayı da öğrendim. Çok şükür diyebilmeyi öğrendim her kalktıgımda. Düşünsene kendimde o gücü bulamasaydım, ya düştüğüm yerde umudumu kaybedip pes etseydim. Pes etmedim. Düşe düşe hayatla dans etmeyi öğrendim. Nasıl daha estetik düşerim, düştüğüm yerden nasıl daha güzel kalkarım onu öğrendim. Hayat bir sek sek oyunu, bazen tek ayak kalman gerekir ki oyuna devam edebil. Tek ayakla ilerle ki oyunu bitirebil. Kâh tek ayak kalıp dengede durmak kah iki ayağınla sapasağlam yere basmak gerekir.  Hayatta böyle. Bazen eksik hissetmen, eksik kalman gereki
    A)    Art arda gelen iki ya da daha fazla hareketin '-Te' formunda ifade edilmesi Fiil Çekimi; Fiil1 + Te + Fiil2 + Te + Masu / Mashita Ø   Kitapçıya gidip sözlük alacağım. = Honya   itte jisho o kaimasu. Ø   Yarın erken yatıp 5’te kalkacağım. = Ashita hayaku nete go ji ni okimasu. Ø   Su içip, yemek yiyip, ders çalıştım. = Mizu o nonde tabemono tabete benkyo shimashita.    B)   Zaman ya da sıra bakımında bir şey yaptıktan sonra diğer hareketi ifade etmek. Fiil Çekimi   Fiilin Te hali + Kara Ø   Her akşam 2 saat kadar Japonca çalışırım sonra yatarım. = Maiban ni jikan gurai nihongo o benkyo shite kara nemasu. Ø   Arkadaşlarımla buluşup sonra eve gideceğiz. = İomadachi ni atte kara ishouni uchi e kaerimasu. Ø   Japonca öğrenip sonra Japonya’ya gideceğim. = Nihongo o naratte kara nihon e ikimasu. Ø   Arkadaşımla birlikte markete gidip çikolata alacağım. = Tomadach ni isshouni ichiba e itte kara chokoreto o kaimasu. Ø   Her sabah 5’te kalkıp sonra yüzmeye giderim
  Şimdiki zaman çekimleri son eklerde yapılan değişiklikler ile gerçekleştirilir. Yazının devam eden kısmında fiillerin nasıl çekimlendiğini görüyor olacaksınız. ***  Fiillerin ‘-Te’ ve ‘-Ta’ formları kendi başlarına bir anlam ifade ettikleri gibi, beraber kullanılıp farklı anlamlar oluşturup çokça fiiller de oluşturabilirler. Bu sebeple fiil çekimleri Japonca dil bilgisinde en önemle konularda birisidir. Hiragana tablosunu yatay olarak incelediğimizde, 5 ayrı bölüm olduğunu görüyoruz. Bu bölümler aşağıda paylaştığım gibidir; 1)     –U , -RU , -TSU ile biten fiiller   2)     –NU , -BU , -MU ile biten fiiller   3)     –KU ile biten fiiller   4)     –GU ile biten fiiller   5)     –SU ile biten fiiller –U , -RU , -TSU ile Biten Fiil Çekimleri Fiil çekimleri yapılırken son hece atılır ve yerine ‘-TTE’ veya ‘-TTA’ ekleri gelir. Örn: Beklemek :   Ma- tsu = Ma- tte Söylemek : İ- u = İ- tte –NU , -BU , -MU ile Biten Fiil Çekimleri Fiil çekimleri yapılırken son hece atılır ve yerine

Hiç Olmak

Doğduğun coğrafya kaderin midir? Ya bambaşka yerde dünyaya gözlerini açsaydın, fanatik şekilde desteklediklerine karşı anti-fanatizm geliştirecektin. Şu anda savunduğun doğruların yanlış olduğunu iddia  edebilirdin .  Avrupada doğsan bir hristiyan, Hindistanda doğsan bir budist,  Arap kültürünün hakim olduğu ülkelerde doğsan bir müslüman olabilirdin.  Milliyetimiz, dilimiz, inançlarımız, kültürümüz, aile yaşantımız bu kadar değişken konular olduğuna göre; aşırı uçlarda fanatizm yapılmasını doğru bulmuyorum. Bu saydığım tüm etkenler değiştirilebilecek şeylerden oluşuyorken; cinsiyetçilik, ırkçılık, kendinden olmayanı küçük görme halleri insan olma sıfatını aşağılara çeken davranışların olur. Bir fikre aşırı derecede bağlı olmamalısın.  Galaksi her saniye hareket ederken, vücudunda olan yapım ve yıkım ölene kadar durmazken, atomlar her an değişebilecek karaktere sahipken; senin takılıp kalman bir isyandır aslında.  Zenginliği reddetmektir.  Bugün kara dediğin varsın yarın bey

Gerçek Arkadaşın Sensin

          Arkadaşlık ilişkilerim çocukluktan beri güzel giderdi. Aklım erip de insanların samimiyetini sorgular duruma gelmem ne zamandı hiç hatırlamıyorum bile. Belki ilkokul, belki ortaokul, lise ya da üniversite.      Daha 4 5 yaşlarımdayken annem ikinci evliliğini yapmış ve mutlu bir ailemiz vardı. Çocuk aklı işte, üvey babamın cebinden habersiz şekilde para almıştım. Kötü bir şey olduğunu düşünmemiştim, istesem verirlerdi zaten. Parayı aldığım gün marketten bir sürü abur cubur almış, çok mutlu olmuştum. Akşamına da parayı benim aldığım anlaşıldı, inkar ettim almadım ben diye yalan söyledim.       Annem beni o akşam dövmüştü, ama parayı aldığım için değil yalan söylediğim için. Yalan söylemenin ne kadar kötü bir şey olduğunu anlamıştım. Bilinçaltı denen mekan çok enteresan; kodları hemen alıyor. O günden sonra ise yalan söylersem ceza alırım, bu kötü bir şey diye inandım. Yüzüm kızarır, kulaklarım yanardı doğruyu söylemeyince.       Ben böyle olduğum için diğer insanların da böyle

Taciz Sadece Cinsel Olmaz

Çocukken Barış Manço'nun bir programı vardı, 7'den 70'e diye. Çok severdim o programı. Barış Manço'yu da çok severdim. Şarkılarını ezberler,söylerdim.  Barış Manço vefat ettiği zaman o kadar üzülmüştüm ki, hayatımda ilk defa günlük yazmaya karar vermiştim. Basit bir deftere yazmıştım o anki hislerimi, duygularımı. Saklama ihtiyacı da hissetmemiştim. Kimsenin o yazıları okuyacağını düşünmemiştim çünkü. Bir süre sonra annem bana güzel bir defter almıştı, şaşırmıştım. Çünkü bir defter istemiyordum. Annem defteri bana verdiğinde yazdıklarımın çok güzel olduğunu ve yazmaya devam etmemi söyledi. Ben kendimi o an çok kötü hissetmiştim, sanki çırılçıplak kalmıştım kalabalıklar önünde. Paylaşmadığım, paylaşmak istemediğim bir durum iznim olmadan öğrenilmişti, alanıma girilmişti izinsiz olarak. O günden sonra günlük tutmadım. Yıllarca yazmadım hiç bir şey. Dil bilgisi derslerinde de çok başarılı değildim. Arkadaş ortamlarımda, ilişkilerimde kendimi çok iyi ifade edemedim yıllarca